• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 22 °C

Derin mavilerin cesur işçileri, midye toplayıcısı dalgıçlar!

Derin mavilerin cesur işçileri, midye toplayıcısı dalgıçlar!
Milliyet Gazetesi, denizcilik muhabiri Gökhan Karakaş, foto muhabiri Recep Şen ile birlikte, ölüme meydan okuyan midye toplayıcısı dalgıçlarının riskli hayatını kaleme aldı.

Gökhan KARAKAŞ'ın Özel Haberi:

Onlar doğup büyüdükleri Mardin’den henüz çocuk yaşta ayrılarak ekmek parası için İstanbul’a gelen midye toplayıcıları. Hayatlarında hiç deniz görmeyen Mardinli çocuklar, yüzmeyi öğrenmeden suyun metrelerce altına iniyor.

ilköğretim okulunu bile bitiremeyen gençler memleketlerinde iş bulamadıkları için geldikleri İstanbul’da riskli mesleği yaparak para kazanmaya çalışıyor. Güvensiz ve köhne nargile sistemi ile 40 metreye kadar dalan midye toplayıcılarının bir gününe muhabirimiz Gökhan Karakaş eşlik etti.

Derinde daha uzun süre kalmak için bellerine 30 kg’a kadar ağırlık bağlayarak ölüme meydan okuyan midyecilerden Yakup Akyüz, “Günde 60-100 TL kazanıyoruz. Aldığımız risk kazandığımızın çok üstünde ama yapacak başka mesleğimiz yok” dedi. Hiçbir dalış kuralını uygulamadan derinlere inen Mardinli midyecilerin tek isteği yasal düzenlenme ve sosyal güvenliklerinin sağlanması.

Vurgun için önlem yok

İstanbul Boğazı’nın ve Marmara Denizi’nin derinliklerinde midye toplayan Mardinli gençlerin ölüme meydan okumayla geçen yaşamlarına tanık olduk. Deniz bile görmeden İstanbul’a gelen, yüzmeyi öğrenmeden 40 metre derinliğe inmeyi öğrenen midye toplayıcıları, hiçbir sosyal güvenceleri olmadığını ve Mardin’de iş bulamadıkları için İstanbul’a geldiklerini söylerken, kullandıkları ilkel ve güvensiz dalış sistemi ile dikkat çekiyor. Midye toplamak için 5 ile 40 metre derinliğe inebilen gençleri hayata bağlayan tek şey yıpranmış bir hava hortumu. Teknede sık arıza yapan eski model kompresör derinde çalışan midyeciye sürekli hava veriyor. Suyun altında fazla kalmak ve hızlı yüzeye çıkmaktan meydana gelen vurgun için hiçbir önlem alınmazken, köhne teknelerde ilkyardım çantası bile bulunmuyor. En önemlisi de Mardinli gençlerin hiçbiri sualtı eğitimi almadan hatta yüzme bile öğrenmeden derinlere iniyor. Tüm sualtı ve fizik kurallarını alt üst eden uygulamalarla dalan midyeciler, sosyal güvenceleri olmadan günde 10 saat çalışıyor. Üstelik bunun en az 5 saati su altında geçiyor.

Sektörün tek hakimi

Midye toplayıcılığı, tüketime hazır hale getirilmesi ve tezgahlarda satışına kadar tüm aşamaları ellerinde tutan Mardinliler, bu sektörün tek hakimi.

“Vurgun almayalım yeter”

İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi’nde midye toplayanların en belirgin özelliği, henüz çocuk yaşta bu işe başlamaları ve yüksek hayati risk taşımasına rağmen sosyal güvenliklerinin bile olmaması. 13 yaşında İstanbul’a gelerek midyeciliğe başladığını söyleyen Yakup Akyüz(27), “Midyeci olan ağabeyimin yanına 13 yaşındayken geldim, dalmayı öğrendim. Memlekette iş olmasaydı buraya gelmezdim. Hepimiz ekmek parası için geldik. Bulabilsem başka iş yaparım ama anladığım tek iş bu” dedi. Geldikleri ilk günlerden itibaren tekneye çıktıklarını söyleyen Akyüz, “Bize dalmayı büyüklerimiz öğretti. Eğitim almadık, sadece daldık. Yani çalışarak öğrendik. Hayati tehlikelerini biliyoruz ama vurgun almayalım yeter” dedi.

Topladığımız kadar kazanırız

Midye toplamanın yasak olduğu İstanbul Boğazı’nda sahil güvenlik ve deniz polisi tarafından sık sık yakalanan toplayıcılıların büyük para cezaları kesildiği öğrenildi. Musa Acar, “ Her tekne en az 30 kişiye bakıyor. Hepimiz gurbetteyiz. Mardin’de ki ailemize para yollamak için çabalıyoruz. Topladığımız kadar kazanırız. Bazen 10 bazen 30 çuval toplarız. 8 saat denizde kalırız. Bunun en az 5 saati suyun altında geçer. Vurgunun bizi ölüme götüreceğini biliyoruz. Vurgundan korkan bu işi yapamaz” dedi.

“Aşağıda bilinç kaybı yaşarız”

En deneyimli midye dalgıçlarından olan Fariz Ablak ise, “Teknede 3-4 kişi olur. Hortumu tutanın gözü sürekli derinde ki adamdadır. Hayatımız Perşembe Pazarı’ndan aldığımız 20 TL’lik plastik hortuma bağlı. Kompresör arıza yapsa kendimizi yukarı atmamız çok zor. Daha çok derine inmek ve basıncın bizi yukarı atmaması için 30 kg’a kadar ağırlık bağlarız. Elimizdeki tarakla topladığımız midyeyi çuvala koyar yukarı göndeririz. Aksi durumda belimizdeki ağırlığı atıp yukarı çıkmak beceri ister. Aşağıda baş dönmesi, bulanık görme hatta bilinç kaybı çok yaşıyoruz ama kolay toparlanıyoruz. Çünkü yüzmeyi bilmeden dalmayı öğrendik. Deniz suyu yutarak kendimize geliriz” dedi.

Marmara çok kirli biz topladıkça çıkıyor

Marmara Denizi’nde ki aşırı kirlenme nedeniyle midyenin hiç bitmediğini söyleyen Fariz Ablak, “Hepimiz devlete borçluyuz. Sahil güvenlik ve deniz polisi sürekli ceza yazar. Benim 200 bin TL borcum var. Hayatım boyunca bu parayı kazanamam” dedi. Ailelerinin Mardin’de olduğunu söyleyen Yakup Akyüz, “İstanbul Boğazı’nın yasak yerlerinde yakalandığımızda hortumlarımız kesilir. Gidip yenisini alırız ama başka iş yapmayı bilmeyiz. Memleketteki iki çocuğuma para gönderebilirsem mutlu olurum” diye konuştu.

Milliyet muhabirinin midye toplama deneyimi

Büyük riskler göğüsleyerek yüzmeyi bile öğrenmeden derinlere dalan midye toplayıcılarının ekmek mücadelesini yakından görmek için onlarla Kumkapı’da buluştuk. Ahşap teknelerinin güvertesinde hiçbir dalış donanımının olmaması ve küçük kamarada ilkyardım setinin bile bulunmaması midye toplayıcılarının hangi koşullarda çalıştığının ilk örneğiydi. Denize açıldığımızda, teknede sadece dalış elbisesi, basit bir maske ve fazlasıyla ağırlık bulunduğu gördüm ama hava kaynağı olarak kullanılacak kompresörü aradım. Dümenin hemen altında ilkel ve yetersiz kompresörün aşağıda ki dalgıcı hayata bağlayan havayı büyük gürültüyle vermesi, bu insanların ne kadar büyük bir tehlike altında çalıştığını hatırlattı bana. Mardin’de ki çocuklarına para gönderebilmek için bu kadar zorlu bir mesleği seçen gençlerle derinlere doğru inerken, Marmara’nın kirli sularında önlerini bile görmeden midye topladıklarını anladım.

Bu deniz emekçilerinin ekmek parası için yaptıkları tüm dalış hatta fizik kurallarını altüst ederken, ellerinde ki paslı metal tarak ile kayalara yapışan midyeleri sökmeleri ayrı bir beceri gerektiriyordu. Sportif dalışlar 6-10 kg ile yapılırken, derinde daha fazla kalmak ve suyun kaldırma kuvvetinden etkilenmemek için 30 kg’a kadar bağlamaları başka bir inceleme konusu olmalı. Plankton yoğunluğu nedeniyle sadece 50 cm önlerini gören midye dalgıçlarının mücadelesinin, kazandıkları paranın karşılayamayacağı kadar büyük risklerin içerdiğini gördüm. Üstelik her dalgıcın korkusu vurgun hastalığına yakalanmamak için deneyimli dalgıçların öğrettiklerinin dışında bilgilerinin olmaması, midye toplayıcılarının başka iş bulamadıkları için derinlerde ölüme meydan okumalarının kanıtıydı.

gokan_karatas_7.jpg

gokan_karatas_6.jpg

gokan_karatas_5.jpg

gokan_karatas_4.jpggokan_karatas_3.jpg

gokan_karatas_2.jpg

gokan_karatas_1.jpg

Haber: Gökhan KARAKAŞ / Milliyet Gazetesi

İSTANBUL HABER AJANSI   
Bu haber toplam 2808 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Ulaşım Online | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 293 75 48-32 | Faks : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim