Sivil havacılık sektöründe dünya çapında bir gerileme veya diğer adıyla daralma yaşanmasının altında yatan gerçeği tam anlamıyla kavramak zor olsa gerek. ABD'nin ve Avrupa'nın hatırı sayılır şirketleri, birer birer kapılarını kapatırken "Bu şirketlere ne oldu?" diye soran olmadı. Başta, Uluslararası Hava Taşıyıcıları Birliği, IATA olmak üzere herkes oturduğu yerden ahkam kesmeyi sürdürdü. Hiç kimse temel neden üzerinde durmadı. Yani global veya küresel krizin nereden kaynaklandığı veya bu krizin havacılık sektörünü neden bu kadar fazla etkilediğini sorgulamadı. Yolcu sayısı günden güne artarken, yeni destinasyonlar hizmete girerken ve sivil havacılık filoları her gün büyürken “Bu düşüş neden yaşandı?” diye irdeleyen olmadı. 60'a yakın irili ufaklı havayolu şirketinin kapanmasına neden olan olayların birer birer belirlenerek bir memorandum şeklinde yayınlanması yerinde olacaktı. Ama olmadı, olamadı. Hala “Bu şirketler neden battı?” diye sorulduğunda net cevap yerine klasik "Krizden battılar" sözüne sığınılıyor.
Bana göre bu şirketler çok iyi yönetiliyordu. Ne oldu da iki-üç ay içinde sapır sapır döküldüler? Konuyu hiç kimse mercek altına yatırmadı.
Birileri bu soruların cevaplarını arayadursun biz gözümüzü ülkemize çevirelim. Bundan iki ay kadar önce Türk sivil havacılık otoritesi olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, sektörün büyümesi ile ilgili olarak bir açıklama yaptı. Genel Müdür Dr. Ali Arıduru imzasıyla yapılan bu açıklamada sektörün büyüyeceğine işaret edilerek gerekli tedbirlerin alınması isteniyordu. Sektörün büyümesi her zaman düşünülen , ama çok da kolay gerçekleşmeyen bir durumdu. Ama bu kez otorite geleceği görüyor ve gerekli uyarıları yapıyordu. Unutulmaması gereken bir konu var ki, uçuş emniyeti konusunda gerekli önlemleri almayan, bu konuyu mali olarak aşamayan şirketler batmaya veya kapanmaya mahkumdur. Bu nedenle yapılan uyarı yerinde ve zamanındaydı. Çünkü o açıklamada verilen rakam aynen doğrulandı ve tam iki ay sonra, yani bu günlerde Türk Sivil Havacılık sektörü büyüme gösterdi ve uçak sayısı 282'ye ulaştı.
Şöyle geçmişe bir baktığımızda Türk sivil havacılık sektöründeki uçak filosuna 2007 yılında 26, 2008 yılında 49, 2009 yılı Mayıs ayı itibariyle 22 adet geniş gövdeli hava aracı eklendi. Böylece havayolu işletmelerinin sahip olduğu uçak sayısı 282’ye yükseldi. Atlasjet şirketinin bir adet Airbus 330 tipi uçağı getirdiğini, yine aynı şekilde Sky Havayolları'nın Airbus 321 tipi bir uçağı filosuna dahil ettiğini ve toplam 13 uçaklık bir filoya ulaşacağını söyleyebiliriz. Saga Havayolları'nın ise bir adet Boeing 737-800 tipi uçağı getirerek Dalaman- Londra hattında turist taşımaya başladığını, bir ay sonra bu uçağın bir kardeşinin daha geleceğini söyleyebiliriz. Ayrıca yine özel sektörde Airbus-330 getiren ikinci şirket olarak yakın bir zamanda bu tip bir uçağı da filosuna dahil ederek 6 uçaktan 9 uçağa çıkacağını böylece son üç ayda yüzde 50'lik bir büyüme gösterdiğini göreceğiz. Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın da bir adet Boeing 737-800 tipi uçağı getirip, filoya dahil ettiğini biliyoruz. Bunun dışında yeni kurulan Turkuaz Şirketi’nin iki uçaktan sonra, iki adet uçağı daha filosuna dahil edeceğini biliyoruz. Yine yeni kurulan Tailwind Şirketi'nin uçuş ruhsatını aldığı ve getirdiği 3 adet Boeing 737-400 tipi uçağı Türk tesciline kattığı biliniyor. Türk sivil havacılık sektöründe 3'ü kargo olmak üzere toplam 17 şirketin böylece toplam uçak sayısı 282'ye ulaşması krize inat büyümenin ve gelişmenin önemli bir göstergesi olsa gerek.
Havacılık sektöründe Türk şirketlerinin tercih edilmesinde, elbette şirketlerin yöneticilerinin ilişikleri, davranışları kadar kaptanların ve kabin görevlilerinin de büyük katkısı vardır. Çünkü onlar aldıkları eğitimle, bilgi ve birikimleri ile dünyanın ileri ülkelerinde görev yapan meslektaşlarından hiç de geri kalmadıklarını her zaman ve her yerde gösteriyorlar. Bu başarının hayata geçmesinde sektörü çok az bir kadro ile sevk ve idare eden Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün özverili ve çalışkan personelinin, onları yöneten idarecilerin ve doğaldır ki kurumun Genel Müdürü Sayın Dr. Ali Arıduru'nun hakkını teslim etmek hakkaniyete uygun bir davranış olsa gerek.