Doğrusu benim futbolla pek fazla ilgim yok. Ama bazen futbol sadece futbol olmadığı içindir ki, bizim de ilgi alanımıza giren bazı olaylar dikkatimizi çekmektedir. İki yıl kadar önce Londra'da bir arkadaş ziyaretine giderken yolumun üzerindeki dev Arsenal Stadyumu beni çok şaşırtmıştı. Gerçekten görülmeye değer bir yer. Futbol izleyicileri için tam bir futbol mabedi. Gelin görün ki, bu dev tesise birileri kendi adlarını yazmışlar. Yani stadın adı artık Arsenal değil, Emirates Stadium olmuş. Emirlikler anlamına gelen bu kelimenin arkasında Fly Emirates sloganıyla tanınan Emirates Havayolları şirketi var. Havacılığın bu dev şirketi adına layık bir operasyonla böyle bir sponsorlukla büyük reklam yapmaya devam ediyor.
Dünya üzerinde reklam ve sponsorluk için harcanan paranın ne kadar olduğunu hesaplamak benim boyumun ölçüsünü aşar. Ama öyle az bir para olmadığı gerçek. Yine aynı şekilde otomobil yarışlarındaki sponsorluklarda da büyük paralar dönüyor. İşin içinde her zaman havayolu şirketlerini veya havacılığın diğer alanlarında faaliyet gösteren firmaları görebiliyoruz. Bu alanda harcanan para elbette silahlanmaya ayrılan para kadar değildir. Ama açlıkla mücadeleye ayrılan uluslararası fonlardan çok fazladır. Yani demem o ki, tanıtım ve sponsorluk için harcanan paralar milyar dolarlarla ifade edilmektedir.
Peki acaba sosyal sorumluluk diye adlandırılan faaliyetler için kim, ne yapıyor. Yani açlık için, kuraklık için, enerji kaynaklarının azalmaması için, nesli tükenen hayvanların yaşatılması için ve aklınıza gelebilecek birçok konu için havacılık şirketleri ne yapıyor? . Dünya çapında faaliyet gösteren duyarlı şirketlerin neler yaptığını basında ara sıra görebiliyoruz. Fakat bu yeterli midir diye sormakta yarar var. Yani şirketlerini tanıtmaya ayırdıkları bütçelerin bir kısmını da bu gibi etkinliklere ayırmaları gerçekten insanlığın geleceği için çok önemli bir adım olacaktır. Bu işte elini taşın altına sokanları tarih saygıyla ve minnetle anacaktır.
Bu konuda ülkemizde kim ne yapmaktadır diye de bakmakta yarar var. Yani artık, şirketler " İnsanlar parasını verip, uçağıma binsin ve gitsin, gerisine karışmasın" deme lüksüne sahip değiller. O devirler artık geride kaldı. İnsanlar verdikleri o bilet parasından toplumun ve insanlığın hayrına bir şeyler yapılması hakkını kendilerinde görebilirler. Yüce insanlık idealinin ortak değerleri bu konuyu herkesin sorumluluğuna vermiştir. Hiç kimse "Aman, bunlardan bana ne " diyemez ve sorumluluktan kaçamaz. Yani kazandım, vergisini verdim demekten başka borçlarımız da vardır. Kime derseniz insanlık ailemize ve yaşlı dünyamıza..
Ülkemizdeki havacılık kuruluşlarının en büyüğü olan THY, bu konuda elinden geleni yapıyor diyebiliriz. Bir patron şirketi olmadığından, harcadığı her kuruşun hesabını devlete ve ortaklarına vermek zorunda olduğu için çok da rahat hareket edememektedir. Tüm bunlara rağmen sanata, kültüre ve buna benzer konulara yeterince destek vermektedir. Yabancı bir şirket olan Boeing ülkemizde okullara yardım yaparken bunun dışında daha neler yapabiliriz sorusunu tüm şirketlere ayni anda sormakta yarar var. Yani, THY sen bunları yapmalısın veya neden yapmıyorsun derken aynı soruyu Onur Air'e, Sun Ekspres'e, Pegasus'a ve diğer tüm havayolu şirketlerine sormakta yarar var. Havalimanlarını milyar dolarlar vererek alan TAV, ISG, ICF ve ATM şirketlerine siz neler yapmayı düşünüyorsunuz sorusunu sormak lazım.
Burada bir şirketin ve bir derneğin hakkını teslim etmeden geçemeyeceğim. Tam 50 yıllık bir geçmişi olan Çelebi Holding'in Erzincan'a bir sivil havacılık yüksek okulu kurması insanlık hayrına yapılan işlerden biridir. Yine aynı şekilde kısa adı TASSA olan Türkiye Havayolu Kabin Memurları Derneği'nin İstanbul Beylikdüzü'nde yapımına başladığı ilköğretim okulu böylesi anlamlı çabalardan biridir. Yardım ve destek bekleyen bu okulda herkesin bir tuğlası olsun isterim. Başta Ulaştırma Bakanlığı olmak üzere SHGM ve DHMİ böylesi anlamlı girişimlere önayak olabilir, öncü olabilir. Haydi, büyük Türkiye için sizleri cahillikle, cehaletle ve yoksullukla mücadeleye çağırıyorum.
