Merkez Bankası'nın faiz adımı sonrası 4.45 seviyesine gerileyen dolar/TL, haftayı 4.50 seviyesinin hemen altından kapattı.
Merkez Bankası gündemini bankanın geçen yıl başından beri gerçekleştirdiği 950 baz puan artış sonrası geride bırakan piyasalar seçim sürecine odaklanmış durumdalar.
Piyasalar küresel gelişmeleri ve gelişmekte olan ülkelere yönelik sürekli değişkenlik gösteren risk iştahını da yakından izliyor. Önümüzdeki hafta gerçekleşecek yüklü ihaleleri ile Avrupa ve ABD faiz kararlarını da takip edecek olan piyasalarda kısa vadede en önemli yön belirleyici ise cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri süreci olacak.
Piyasalarda seçim sürecine bakış açısının özeti "24 Haziran'dan sonra Türkiye'nin beş yıl boyunca gerçekten kalıcı bir siyasi istikrara kavuşup kavuşamayacağı" sorusunun cevabına bağlı şekillenecek.
Yatırımcılar bu soruya henüz net bir cevap veremiyorlar. Bu da piyasalarda seçim rallisi olarak da anılan, seçim sonrası net bir siyasi istikrar döneminin fiyatlamalara yansıtılmaya başlamamasıyla sonuçlanıyor. Aksine belirsizliğin devam edebileceği endişeleri piyasalarda dalgalanmayı da beraberinde getirebiliyor.
Seçim süreci ile ilgili olarak piyasalar öncelikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turda tamamlanıp tamamlanmayacağına odaklanmış durumda.
Anketlerin çoğunda ilk turda seçimi kazanmaya daha yakın görünen adayın Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu görülüyor. Anketlerde Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimindeki oy oranı seçimleri kazanma sınırı olan yüzde 50'nin ya hemen altında ya da hemen üzerinde seyrediyor. Anketlerdeki bu oranlar nedeniyle seçimin ilk turda kesinlik sonuçlanacağına ilişkin kesin bir kanaat oluşmuyor.
Anketlerde cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması durumunda Erdoğan'ın rakibinin İnce olmasına da büyük olasılık gözüküyor. Seçimin ikinci tura kalması durumunda seçmenin nasıl bir tutum izleyeceğine dair şu anda elde fazla veri bulunmazken, anket şirketleri ikinci tura ilişkin şu anda yapılan tahmin ve analizlerin doğru sonucu veremeyebileceğine dikkat çekiyor.
16 Nisan referandumunda kabul edilen anayasa değişikliği ile Türkiye'de ilk kez yeni bir sisteme geçildiğini ve bu kapsamda cumhurbaşkanı-milletvekili seçimlerinin ilk kez aynı anda yapıldığını hatırlatan anketçiler, yeni sistemin getirdiği belirsizlikler ve saha çalışması sırasında yaşanan çeşitli sorunlara da dikkat çekerek, bu etkenlerin anket sonuçlarını etkileyebileceğini belirtiyor.
Analistler TBMM seçimlerinin önemine dikkat çekiyor
Yatırımcılar bu süreçte sadece cumhurbaşkanlığı seçimleri değil aynı zamanda milletvekili seçimi sonucu TBMM'deki sandalye dağılımının nasıl olacağını da yakından izliyor.
Anketlere göre cumhurbaşkanının hangi turda belirleneceğine bakılmaksızın, seçilen cumhurbaşkanını aday gösteren partilerin TBMM'de yeterli bir çoğunluk elde edememesi olasılığı da az değil. Bu ihtimal piyasalarda 'seçimlerin yenilenme riskini' gündeme getiriyor ve bu endişenin kuvvetlenmesi halinde piyasalara satış baskısı olarak yansıması ihtimali göz ardı edilmiyor.
Yatırımcıların bakışı 'siyasi istikrar'da saklı
Üst düzey bir bankacı, "Seçimlerin birinci turda sonuçlanıp sonuçlanmayacağını, ikinci tura kalırsa kimin daha çok alarak cumhurbaşkanı olacağı ve buna ilaveten cumhurbaşkanı ve TBMM uyumunun olup olmayacağını henüz kestiremiyoruz. Benim de yatırımcıların da seçime genel bakış açısı seçim sonrasında siyasi istikrarın uzun yıllar sağlanıp sağlanamayacağı sorusunda saklı" dedi.
TCMB dün sadeleşme adımının bitimiyle birlikte politika faizinde beklentilerin üzerinde 125 baz puan daha artışı gitti. Dünkü kararla birlikte TCMB'nin Nisan ayından bu yana yaptığı faiz artışları 500 baz puana ulaşırken, ekonomistler atılan bu adımı TL'yi destekleme ve enflasyon görünümü açısından oldukça olumlu buluyor ancak para politikasının seçimlerin ardından nasıl bir yön izleyeceği TL cinsi varlıkların seyrinde belirleyici olacağını belirtiyor.
Öte yandan aynı bankacı TCMB'nin de son dönemdeki faiz kararlarında bu riske yer vermiş olabileceğine dikkat çekti.
Böylece mayıs ayında 10 milyar dolarlık likidite adımı atan TCMB, 2017 başından itibaren 950 baz puanlık sıkılaştırma ve sadeleşme sürecinin tamamlanmasını da beraberinde getiren bir sıkılaştırma süreci gerçekleştirdi.
Dolar/TL 4.50 seviyesinin altında
Piyasalarda son dönemde bozulan güven algısını ve bankanın kredibilitesini önemli ölçüde artıran bu kararlar sonrası dolar/TL ise 4.9290 olan tarihi zirvesinden uzaklaşmaya devem ederek 4.50 civarında işlem görüyor.
Dolar/TL bu sabah güne başladığı 4.49'lu seviyelerden gelişmekte olan ülke para birimleri genelinde görülen çıkışlarla bir ara 4.5407'ye kadar yükselse de saat 17.15'te 4.4967 seviyesinde işlem görüyor. Euro/TL ise 5.2902 seviyesinde bulunuyor.
"Yatay seyir sürebilir"
İntegral Yatırım tarafından paylaşılan bültende, "Dolar/TL kuru 4.44 seviyesinin altındaki hareketinde başarılı olamadığı için yukarı yönde tepki vermeye çalışıyor. Ancak, bugün içinde 4.54 seviyesine kadar yükselmesine karşın bu seviyeyi aşamadığı için aşağı yönde eğilim içerisinde. Kurun, geri çekilmelerde hız kazanması için 4.44 altı kapanışların görülmesi gerekiyor. Buna karşın, 4.50 ve üzerine doğru tepkisinde de çok güçlü olamadığı için bir süre kurun yatay ve yönsüz seyir izlemesini bekleyebiliriz" denildi.
Bankacılar TCMB'nin kararının 10 yıllık tahvil getirisinde yarattığı 30 baz puanlık düşüşün önemine dikkat çekerken bir diğer taraftan ise 10 yıllık getiri seçim öncesi artan harcamalarla baskılanmaya devam ediyor.
Tahvil/bono piyasasında son bir ayda yaşanan 250 puanlık yükseliş sonrası 10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi dün spot kapanışta ortalama yüzde 15.26 valörde son işlem yüzde 15.01 oldu. Bugün spot kapanış yüzde 15.11 seviyesinde gerçekleşirken valörde son işlem saat 16.19 itibarıyla yüzde 15.01 oldu.
İki yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi ise dün spot kapanışta ortalama yüzde 18.14 oldu. Bugün spot kapanışta ortalama bileşik getiri yüzde 18.65 olarak gerçekleşti.
