• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 17 °C

"Siyaseti ekonomik kriz değiştirecek"

"Siyaseti ekonomik kriz değiştirecek"
Ekonomistler ve siyasetçiler ekonomik krizi tartıştı. Hükümet’in krizi kabul etmediği için sorunu çözmekte yetersiz kaldığı ifade edildi. Ekonomistler, yoksullaşmaya razı olmayacak halk kitlelerinin siyaseti de değiştireceğini öngördü.

Türkiye ekonomisi ağustos ayında yaşanan ödemeler dengesi krizi sonrası sonbaharla birlikte hızla durgunluk ve yüksek enflasyonun içine yuvarlandı. Stagflasyon olarak adlandırılan süreçten çıkmak için alınan önlemlerin ise yetersiz kaldığı görülüyor. Uzmanlar, bu yılın üçüncü çeyreğinde işaretleri başlayan ve son çeyrekte kendisini iyice belli eden ekonomik krizi tartışmak üzere bir araya geldi.

Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın (TÜSES) düzenlediği “Türkiye Ekonomisinin Z Raporu ve Gelecek Arayışı” başlıklı iki ana oturumda ekonomistler ve partilerin ekonomi kurmayları, “Türkiye, ekonomik krizler sarmalından nasıl kurtulacak? Büyüme, faiz, enflasyon, döviz kuru, dış borçlar nasıl yönetilmeli?” sorularını ele aldılar.

"ADIM ATAMIYORLAR!"

Prof. Dr. Taner Berksoy’un yönettiği ilk oturumda ekonomi yazarı Uğur Gürses, TÜSİAD Başekonomisti Dr. Zümrüt İmamoğlu, sendikacı Mustafa Paçal ve ekonomi yazarı Mustafa Sönmez yer aldı. Prof. Dr. Burhan Şenatalar’ın yönettiği ikinci oturumda ise CHP Millletvekili, eski Hazineci Aykut Erdoğdu, İYİ Parti Milletvekili, eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, HDP’li ekonomist Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu ve Saadet Partisi’nden Ergün Kaya konuşmacı oldu.

TÜSES Başkanı Celal Korkut Yıldırım, toplantı öncesi yaptığı konuşmada TBMM’de yer alan diğer partiler AKP ve MHP’ye da davet gönderdiklerini ancak katılım olmadığını söyledi. Her iki oturumda da ortak görüş, Hükümet’in krizi kabul etmediği bu yüzden de krize karşı alınacak radikal önlemler konusunda adım atamadığı şeklinde oldu.

"KRİZİN BAŞINDAYIZ"

Tek sesliliğin getirdiği fısıltı gazetesinin vatandaşın ekonomik kararlarını etkilediğini ve son 6 aydır yaşanan döviz mevduatlarının çekilmesi gibi kararların bundan kaynaklandığına dikkat çeken Uğur Gürses, ilk turdaki değerlendirmelerinde özetle şunları söyledi: “Türkiye’nin açık ekonomi olması sayesinde ümitsiz değilim. Bu durum siyasetin uzun süre baskıcı olmasına izin vermez. Bu krizin şu haliyle atlatılması zor. 2001’deki gibi acı bir ilaç içilmesi gerekecek. Daha başındayız.

Bu finansal kriz gibi başlayıp sonra işsizlik olarak hanelere girmeye başlayacak. Sadece ekonomik önlemler yerine siyaseten Türkiye’nin iyileşmesi gerekecek. İlk ay maaşlar aksar. Sonraki ay ödenmez. Sonra işçi çıkarmalar başlar. Bu krizi siyasetin de normalleşmesi ve hukuka dönüş ile mümkün olacak. Hesap verilebilirliğin olmadığı bir ülkeye IMF bile para vermez.”

Uğur Gürses toplantının ikinci turunda ise Türkiye’nin bu krizi er geç atlatacağını ama kısa vadede acı çekeceğini ifade etti. Gürses, “2019’da küçülen bir ekonomi göreceğiz. Toplum bu fakirleşmeyi kabul etmez. Yoksul kesimler siyaseti değiştirecektir. Sıcak para döneminin bittiğini hesaba katarsak Türkiye’nin artık sıcak para ile de ekonomiyi büyütme şansı yok” diye konuştu.

"KREDİ ŞOKU YAŞIYORUZ"

Türkiye’nin döviz şoku değil likidite/kredi şoku olduğunu belirten Zümrüt İmamoğlu, atılan yanlış adımlar yüzünden kredi maliyetlerinin yükseldiğini ve Türkiye’nin dev şirketlerinin bile yüzde 37-38’lerden kredi bulabildiklerine sevinir hale geldiklerini anlattı.

Dolarizasyonla mücadele etmek için yan yollara sapıldığına dikkat çeken İmamoğlu, asıl meselenin döviz yerine TL ile borçlanılabilir hale gelmek için enflasyonun yüzde 5 ve altına çekilmesi olduğunu söyledi. Dolar 5.50’lere gelindi diye sevinilmemesi gerektiğini belirten İmamoğlu, şu gelişmelere dikkat çekti: “Bankalardaki sorunlu kredileri çözmek, yurtdışından kredi akışını sağlamak lazım. Asıl problem burada.

Buranın kilidini açmazsak bu krizden çıkamayız. Takipte olup görmediğimiz, sürekli yapılandırılan, yüzdürülen krediler var. Yeni Ekonomik Program’da bankacılık sektörüne yönelik adımların atılacağının ve kamuda tasarrufa gidileceğinin belirtilmesi olumlu gelişmeler. Stres testi sonuçlarını bekliyoruz. Bunu yapamazsak daha hızlı daralırız ve konkordatolar artar.”

"KAPI ARDINDA KONUŞULUYOR"

Toplum önünde söylenmese de Ankara’da kapalı kapılar ardından Hükümet’in durumun farkında olduğunu dile getirdiğini anlatan Zümrüt İmamoğlu, soru cevap bölümünde çözüm konusunda dile getirilen liberal görüşlere ilişkin eleştiri üzerine, “Dünyada liberallerin karşısında faşizme giden bir popülizm akımı var ki bu beni korkutuyor” dedi.

Taner Berksoy da tarihe bakınca popülizm dönemlerinin ardından savaş getirdiğini hatırlattı. Mustafa Paçal krizin henüz işçi kesimlerine tam anlamıyla yansımadığını vurgularken, Mustafa Sönmez de çok ağır bir krizin geldiğini belirterek, Hükümet’in yerel seçimleri atlatana kadar top çevireceğini ifade etti.

"HASAR TESPİTİ YAPILMALI"

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ekonominin kriz ortamına sürüklendiğine işaret ederek, kısa da olmaz önlem almak için bir zaman olduğunu ama siyasi iktidarın bu zamanı etkin kullanamadığını söyledi. “Zihinlerde bir kriz var. Önce bunu ortadan kaldırmamız lazım” diyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu krizin vasfı inkar.

Toplumu sahte bir iyimserlik içine itiliyor. Krizin ikinci yüzü de kibir. Aslında bu inkar ve kibirin müellifi Atilla Yeşilada’dır. Şu anda yapılması gerek stres testi değil hasar tespitidir. Bu tespit toplumla paylaşılmalıdır. Likidite değil br iflas sorunu var. Bunun içine bankalar da girebilir. Şirketlerin yaşayabilecek olanı var yaşayamayacak olanı var bunlar belirlenmeli.

Çözüm konusunda devletin katkısı mı olacak yoksa şirket sahipleri mi bir şey koyacak ince ince bunlar işlenmeli. Gelinen noktada devletin rakamlarına güven kalmadı. 37 yıl kamuda görev yaptım, her zaman devletin rakamlarını savundum. Toplumun kafasına şüphe tohumu ekildi bunun düzeltilmesi lazım.”

"BABACAN İLE UYARDIK"

2009’da dövizle borçlanmanın yolunu açan düzenleme yapıldığında kendisinin, Ali Babacan’ın ve Maliye ile Hazine’nin “Döviz geliri olmayanların borçlanmasına izin verilmesin” diye itiraz ettiklerini anımsayan Durmuş Yılmaz, “Ama kabul edilmedi.

Eskiden borç devletindi bunu yapılandırmak kolaydı. Şimdi şirketler ve haneler borçlu. Bu konuda tecrübemiz yok. Makro göstergelerde bir ikisi dışında16 yıl önceki hale döndürdüler” ifadelerini kullandı. Aykut Erdoğdu da krizden çıkış noktasında gelir adaletsizliğini azaltacak aktarım mekanizmalarını kurmamız gerektiğini dile getirdi.

Bu haber toplam 2473 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Benzine indirim geldi28 Nisan 2020 Salı 01:43
  • Akaryakıta zam yolda24 Nisan 2020 Cuma 08:56
  • Benzin ve motorine büyük indirim22 Nisan 2020 Çarşamba 09:11
  • Petrol piyasası çöktü21 Nisan 2020 Salı 01:57
  • Benzin fiyatlarına indirim geliyor21 Nisan 2020 Salı 01:12
  • E-Ticaret yüzde 200 arttı20 Nisan 2020 Pazartesi 10:07
  • Araçtan inmeden BP Taşıtmatik ile akaryakıt temini17 Nisan 2020 Cuma 21:19
  • Mazota indirim geldi.. Gece yarısı ikisi de zamlanacak17 Nisan 2020 Cuma 15:44
  • Salgından en az gıda sektörü etkilendi10 Nisan 2020 Cuma 14:47
  • Sabiha Gökçen’in terminal yatırımı bir yıl ertelendi09 Nisan 2020 Perşembe 06:30
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Ulaşım Online | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0212 293 75 48-32 | Faks : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim