• BIST 8876.22
  • Altın 2928.215
  • Dolar 34.2375
  • Euro 37.4474
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 26 °C

Tâviz vermek

Ali Osman ULUSOY

Demiryolunun 2010dan itibaren İstanbul-Ankara arasında önemi artabilir 

 

Ben de yazdım, başkaları da... Biz otobüsçüler, yolcu taşımalarının yüzde 95’ini yapmıyoruz. Yapabilsek; daha iyi olacağız. Yüzde 95’i yapan, özel araçlarla birlikte tüm karayolu... Övünmek için ya da devleti borçlu çıkarmak için söylediğimiz bu yanlış ifadenin düzeltilmesi artık şart.

 
Yüzde 95’in içinde önemli ölçüde otomobilin payı var. Eskiye göre önemli değişim burada... Bilinmeli ki; otomobil kullanımı gelecekte daha da artacak. Bayramlar ve özel günler bunun sinyallerini veriyor.
 
Payımızın yüzde 95 olmaması, hatta yüzde 60’lar düzeyinde olması, önemli bir küçülme nedenidir. Bunun yanı sıra toplam seyahatlerin az olması da çok önemli.

Bizde pek sağlam istatistik yok, ama şu ortamda yılda 290-300 milyar koltuk / kilometre bir taşıma var. Bunu kişi başına bölerseniz, pek fazla düşmez.

 
Yani insanlarımızın ya da ülkemiz üzerinde yapılan seyahatlerin toplamı az. Böyle olunca; hava, deniz, demir ve karayollarının yaptığı toplam taşıma ve otobüsçünün yaptığı toplam taşıma da az oluyor.

 

NE OLACAK ŞİMDİ

 

Denizyolunun şehirlerarası yolcu taşımasında şansı az. Söylendiği gibi neredeyse bir iç deniz olma avantajıyla Marmara ile sınırlı. Demiryolu atak yaparsa pay kapabilir. Halen ucuz da olduğu halde payı az.

 

Demiryolunun 2010’dan itibaren İstanbul-Ankara arasında önemi artabilir. Havayolu için uygun meydanımız bol... Hesapsız kitapsız pek çok meydan yapıldı. Uçak da bulunur ama mâliyet önemli. Tehlike göründüğü kadar büyük değil. Bu fiyatlarla bu işi sürdürmeleri zor geliyor. Akaryakıt ucuz olsa da zor yürür. Bir yerlerden tıkanır bu sistem...

Yüzde 95 olan karayolu payını yüzde 90’ın altına indirmek hayli zor. Avrupa’da bile yüzde 88’miş karayolu... Otomobilin payı, zamanla artacak tabii!..

 

ÇÖZÜM NEREDE

 

Hiç şüphesiz ki; çözüm, vatandaşın daha çok seyahat etmesinde. Yani yolculuk talebinin artmasında.

Bunun da belli şartları var:

 

Birincisi, millî gelirin artması... Millî gelir arttıkça, insanlar daha çok seyahat edecek. Korkmayın millî gelir arttıkça uçak tercihinin ve otomobil tercihinin artacak olmasından... Bu artıştan herkes payını alır!

 

İkinci husus, insanlarımızın seyahate teşvikinden geçiyor. Ülkemizde varolan güzellikleri, zenginlikleri ve etkinlikleri duyurmak, tanıtmak ve insanları cezbedecek yeni yeni etkinlikler düzenlemek gerekiyor. Güneşin ayrı, festivalin ayrı, alışverişin ayrı ilgilisi var.

Buna göre de çeşitlilik gerekir.

Fazla söze gerek var mı?

 

TELÂŞ YOK

 

Uçakların sefer başlattıkları bölgelerde tabii ki ateş düştüğü yeri yakıyor. Telâş yapmadan düşünmek gerekiyor. Seferlerin kısılması ilk şartımız...

Ben, öteden beri söylerim: Herkese beş yıldızlı hizmet gerekmez diye...

 
Beş yıldız hizmetin ona göre avantajı ve fiyatı vardır. Herkesin alım gücüne uymaz. Bu nedenle mâliyet ve fiyat, taşımada şart. Uçakla düşen fiyatlar karşısında mâliyet ve fiyat düşürmenin yolu, bazı hizmetleri vermemek... Söz ettiğim gibi, gelir düzeyi düşük olanlara vermemek.
 
Kimse “kaliteden tâviz yok” demesin
 
Bu, zorunlu biçimde olacak. Zîra bazı hizmetler, bazı hatlarda, bazı servisler için kalkacak. Tâviz verilmeyecek olan kalite ve hizmet değil. Güvenlikten ve yolcuya karşı güleryüzden, insanca muameleden tâviz vermemeliyiz. Hele bir sakinleşip, akl-ı selim düşünelim. Biz, zorlukları aşmada tecrübeli bir sektörüz.
 
Kaynak: Güle Güle Gazetesi
Bu yazı toplam 6833 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Ulaşım Online | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0212 293 75 48-32 | Faks : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim